Sayfalar

Bu Blogda Ara

Tek Türkiye Final Videoları

5 Ocak 2012 Perşembe

Askerde Sivil, Sette Asker Oldum! Şefkat Tepe Kordon/Celil Röportajı

Askerde Sivil, Sette Asker Oldum! Şefkat Tepe Kordon/Celil Röportajı

Ertuğrul Şakar, Samanyolu TV’de cumartesi günleri ekrana gelen Şefkat Tepe’de eskerliğin en zor şartlarını yerine getiriyor. Şakar, gerçek askerlikte bile bu kadar zorlanmamış.
  Asker rolündeki bir oyuncuyla sohbetin ilk konusu kuşkusuz ‘askerlik yaptınız mı?’ olur… Onun gerçek ile kurgu arasında yaşadığı ikilem merak konusudur. Nöbet tuttun mu, dayak yedin mi vs… Ama bazılarının durumu tam tersi olabilir. Askerde görmediği şeyleri dizide yaşıyorsa, bu da önemlidir. Silah tutuşu, ast-üst ilişkisi ve davranışları daha bir özenle takip edilir. İzleyicinin bakışı değişir, oyuncu kabiliyeti ve yeteneği konuşulmaya başlar. Ertuğrul Şakar; nam-ı diğer Celil Astsubay yukarıdaki tanıma uyan bir karakter. Askerliğini takım elbise kravatla bitirmiş, eline doğru dürüst silah almamış, nöbet tutmamış. Ama gelin görün ki Samanyolu TV’de cumartesi günleri ekrana gelen Şefkat Tepe’de eskerliğin en zor şartlarını yerine getiriyor. Deyiş yerindeyse; askerde sivil, sivilde askerliği yaşıyor. Elbette kimse ona kıyak geçmemiş askerde. Konservatuar mezunu olmanın avantajını yaşamış.

Her Türk genci gibi onun da askerlik anıları var. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu olması ve Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalışması oyunculuk yeteneğinde önemli paya sahip olsa da Dördüncü Osman dizisiyle girdiği televizyon dünyası ve oynadığı Tombala adlı sinema filminin kariyerinde önemli bir yeri var. Bir tren garında atıldığı iş hayatında, hangi dalgaların onu sete taşıdığını Konya’da bir kahve sohbetinde anlatıyor…

Başarılı bir sezonun ardından, Şefkat Tepe yoluna devam ediyor. Dizinin konusu ve söylemi sorumluluğunuzu ne ölçüde artırıyor?
Bize sadece iyi olmak yetmez. Daha iyi olmak için gayret ediyoruz. Zaten en iyi olunca da sorumluluk artıyor. Cumartesi-pazar, yayın kuşağı içinde çok fazla ciddiye alınmaz. Sayemizde cumartesi ‘gün’ olmaya başladı. Hafta içi gibi değerlendiriliyor artık. Bu yüzden de diğer kanallar iddialı projelerini bu günde yayınlamaya başladılar. Bunda katkımız büyük. Öncü olduk.

Dizide olaylar çok hızlı gelişiyor. Bir sonraki bölümde ne olacağını kestirmek güçleşiyor…
Bu çok güzel. Ben bilmiyorum. İzleyici de bilmesin. Hep beraber oturup izleyelim. ‘Haa bu da oluyormuş..’ diyelim.

Şefkat Tepe’nin yüksek reyting almasında, gündemle paralel gitmesinin bir etkisi var mı?
Reyting konusunda belirsizlik önemli bir faktör belki ama, gündemle paralel gitmesi çok önemli. Biz bir asker dizisi çekiyoruz. Türkiye’de herkes askeri merak eder. Bir de bilmediğini merak eder insanlar. Reytingi artıran bu merak duygusudur biraz da… Askerlik nedir? Başımıza ne gelecek? Bu soruları soran çok insan var.

Askerlik olunca eleştiri de çok oluyordur…
Olmaz mı? Yaşlısı, genci herkes izliyor. Silah öyle mi tutulur? Çatışma böyle mi olur? diyebilirler. Bu anlamda işimiz çok zor. Ama askerî danışmanlarımız var. En ufak ayrıntıya bile dikkat ediyoruz. Bu da kaliteyi artırıyor. Postal bağlamasına bile ayrı bir özen gösteriyoruz.

Oyuncusunuz belki ama; gerek dizide gerek gerçek hayatta olanlar sizi etkiliyor mu?
Beni çok etkiliyor. Ben Çerkes’im. Atalarımız bu ülkede ezan sesi dinmesin, bayrak inmesin diye savaşmış. Ben onlardan etkilendiğim için sette çok farklı oynuyorum. Bana böyle bir şans verildi. Ben Celil karakteriyle duygularımı ekrandan yansıtıyorum. Siz aklınızdan geçirdiğiniz şeyleri unuturken ya da söylemezken ben onları söyleme şansına sahibim. Celil’in söylediklerini herkes adına söylüyorum. Ben Çerkes’im, siz Kürt olabilirsiniz. Yapımcım Laz olabilir. Her ırktan olabilir bunun önemi yok.

Dizinin adı gibi şefkatli yanını da unutmamak gerek…
Güneydoğu da olur, İstanbul da. Hepsi merhamet sahibi… Bakın, gazetelere yansıyan bir fotoğraf vardı. Parkasını teröriste veren bir subay resmi. Orada halk var. Onlara zarar vermeyelim deniyor. Biz böyle yaklaşıyoruz. Şefkat ve merhamet bizim başlangıç noktamız.

Bir de askerlik anıları vardır, ömür boyu anlatılır…
Ben Demiryolları Meslek Lisesi’ni yatılı okudum. Demiryolları’nda işe başladım. Normalde kravat takım elbise ile gezen bir adamdım. Askerde de şanslıydım. Selimiye Kışlası’na düştüm. Yine takım elbise ve kravat ile geziyordum. Konservatuar mezunu olduğum için askeriyenin gazino bölümde görev yaptım.

Siz askerlikle burada tanışmışsınız yani…
Öyle oldu. Askerî elbise üzerimden çıkmıyor. ‘Köprüden soğuk suya atla’ dediler. Şaşırdım. Yani hiç yapmadığım şeyleri burada yapıyorum. Normalde denize gittiğimde iskeleden atlamayan biriyim ben. Tam asker olduk. Bir askerî araba sollarken içindeki rütbeliye bakıyorum şimdi. Rütbesi nedir diye. Nereye derseniz, hangi dağı gösterirseniz tırmanırım şimdi. Burası bize çok şey kazandırdı.

Sizin için de spor oluyor…
Dağın tepesindeyim. Sabah erkenden gitmişiz oraya kahvaltı yapıyoruz. Diyorum ki; büyük şehirlerde insanlar hafta sonu tatilleri için gezi yapıp bir de üstüne para ödüyorlar. Ben olaylara biraz da böyle bakıyorum.

Eşiniz tempolu çalışmanıza ne diyor? Zaman ayırabiliyor musunuz ona? Asker yolu mu gözlüyor?
Bana hakkımı helal etmemi söylüyor. Zor şartlarda çalıştığım için. Bir de diziyi izliyor, not tutuyor, zaman zaman da eliştiriyor tabii ki…

Zaman

Paylaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

http://www.samanyolufanlari.com/index.php